24.11.2009

Allah devletime zeval vermesin.

Vermesin tabii, yoksa aylik fiyati 1750 lira degerindeki ilaci nasil bedavaya alabilirdim? Ama mumkunse ceki duzen versin. Mesela SGK'yi soyle guzelcene bir elden gecirsin.

Madem yarattin, takip et isyanlariyla aciyorum gunun konusunu: Devlet hastaneleri sorunsali.

Yasayanlar bilir, devlet hastanelerinin liselerden bir farki yoktur. Orada doktorlar sifatlarina gore ogretmen, mudur yardimcisi ya da mudurdurler.
Kapiyi calmadan iceri giremezsiniz. Fotokopi cektirmek en buyuk zulumdur. Kim kime dumduma bir sistem islediginden randevu denilen olusuma kimse riayet etmez. Hakkinizi aramak isterseniz kovalanirsiniz. Kazara profesorlere ''Hocam'' diye hitap etmezseniz; ciplak geziyormussunuz gibi bakislara maruz kalirsiniz.

Ama en fenasi doktor kaprisi cekmektir.

Soyle ki;
Uc ay onceki sisteme gore bir recetenin gecerli olabilmesi icin uc asamali burokratik bir yol izlemek gerekiyordu:
1.Uzman doktorun receteyi yazmasi ve raporu imzalamasi,
2.Profesorun receteye kase basmasi,
3.Tasdik kurulundaki ne ise yaradigi belli olmayan abinin receteye baska bir kase daha basmasi.

Tum bu asamalardan sonra receteyi yururluge sokma hakkina sahip olabiliyorduk.Ama tabii ki; ilerlemesi kolaymis gibi gorunen bu surec sekteye ugruyor.
Farz-i misal vermek gerekirse hayatimdan bes saat calan hadiseyi paylasmak boynumun borcudur.

Yaz basinda, biten ilaclarimin yenilerini edinmek icin Cerrahpasa'nin yolunu tuttum. Saat 09:30 civari doktorumun kapisinin onunde hazirola gecmistim bile. Yarim saat sonra yakaladigim bir uzman doktordan en masum ve en sirin halimle recetemi yazmasini rica ettim. Saolsun kirmadi, istegim yerine geldi. Bakiniz saolsun diyorum, cunku aslinda bu onun gorevi degil, biz oyle saniyoruz. Arkadas orada amme hizmeti icin bulunuyor dolayisiyla bunun bir lutuf oldugunu unutmayalim, kendilerine ona gore davranalim.
Neyse, yarim saat icinde receteyi alabilmis olmanin sevinciyle, ''Hocanin'' kapisini caldim ve saglik karnemi biraktim. Icimdeki mutlulugu anlatmaya kelimeler yetmez. Rekora kosuyordum, ortalama 40 dakikada o koridorlari terkedebilmenin hakli gururuyla gidecektim ise, dahasi var mi?

Ama gelin gorun ki; olmadi, olamadi...
Once yelkovan ilerlemeye basladi, sonra da akrep. Amanin, galiba yuzumde belirecegini dusundugum hakli gurur ifadesi yalan olacakti. Akrep ilerlemekten yorulmuyordu efendim, saatler geciyordu o koridorda. 11:30 civari, doktorun odasindan cikan hemsire/asistan kadina feryat ederek kaseyi sordum. Aramizdaki konusmayi aynen aktariyorum;

Hemsire: - Doktor Bey su anda receteleri kaselemiyor.
Zipzip: - Sebep?
Hemsire: - Cok sinirli.
Zipzip: - Bu beni ilgilendirmeli mi?
Hemsire: - Cok istiyorsan gir kendin sor.

Bu ipe sapa gelmez, sacmaligiyla Ezel ile yarisabilecek diyalogun ardindan iceri girmeye niyetlendim. Tam o anda, bagirmak diyemeyecegim bir honkurme sesi geldi. Telefonda birisine firca kayiyordu doktor. Tam mudurlere gore bir hareket.

Sonuc itibariyle, ben o hastaneden saat 14:30 da ayrildim. Orada kaybettigim saatler bir yila denk geldiginde Bagkur'a gidip bir yetkiliye - orada yetkili bulmak imkansiz, o konuya baska bir yazida gireriz - : ''Bana kaybolan yillarimi kim geri verecek?'' diye sormak istiyorum.

Ve emin olabilirsiniz ki; olur da hayatim boyunca bir MS ilaci kullanirsam, o koridorlarda gecen vakit yillara denk gelecek.
Tazecik guldum, Cerrahpasa koridorunda soldum, ama allah beterinden saklasin...

Gelegece umutla baktiginiz, hastanelerin piril piril oldugu, doktorlarin insan canlisi davrandiklari, ilaclarin eve teslim edildigi gunler dilegiyle.... Hahahahahahah, sacmalama kuzeeeen...

12.11.2009

Yine EZEL, yine EZEL!

Memlekette sayisini bilmedigim kadar dizi var ama ben yine Ezel harikasindan bahsedecegim. Evet taktim efendim taktim.

Daha once konuyla ilgili yazdigim yazinin ardindan muhtelif ortamlarda bu diziden konusarak vaktimi harcadim. Yetmedi, kutsal bilgi kaynagina baktim. Gizli sayacimdan ziyaretcilerimin google'da Ezel aforizmalari ararken bloguma baktiklarini gordum.
Herkes pek bir seviyor bu diziyi. Benimkisi tamamen nefret ask iliskisinden mutevellit hastalikli bir durum. Gelin gorun ki;hikmetinden sual olunmaz insanim aforizma delisiymis...

Kenan Imirzalioglu bu isi ogrenmis, ona sozum yok. Hele bir: ''Anne ben hic bir suc islemedim.'' deyisi var ki; sayesinde salona gidip anneme sarildim, saka degil.
Kenan Imirzalioglu disindaki tum ana karakterler, sozum size; Bu bir Amerikan filmi degil!
Mesela Eysan'in kocasi, Ezel'in kanlisi eleman; o cakma kiyafet balosunda giydigin drakula kiyafetinin etkisiyle kendini vampir saniyormus gibi yaptin ya hani, olmadi!!!
Ey Ezel'in kanlisinin sicti cafer bez getircisi psikopat; seni izlerken korkmuyorum. Bende hic psikopat intibasi birakmiyorsun. Daha ziyade Prozac'ini almayi unutmus bir memur havasi veriyorsun. Sayende cok guluyorum, saolasin.
Guzelleri guzeli Cansu Dere, sen birak bu isi.
Eysan'in kiz kardesi olacak uyuz kiz, tez zamanda terk-i diyar eyle, biz de rahatlayalim. (Bu kizin hastaligi ne?)
Ezel'in cilekes anasi sanki eskiden daha iyi bir oyuncuydu, bilemiyorum belki de kendisine yazilan rolun dandikliginden kaynaklaniyordur.

Olay kurgusuyla ilgili olarak fazla bir sikayetim yok ve fakat ne zaman Kibris'talar ne zaman Istanbul'a donduler bir turlu yakalayamadik. Orda sanki bir karisiklik var. Amma Ezel'in muslugunun suyunun geldigi yerle ilgili olarak bulduklari cozum son yillarda gordugum en sallamasyon fikirdi. Ayrica aforizmalara verilen dikkat gunluk konusmalarda ne yazik ki yok. Tabii adamlar felegin cemberinden gecmisler binlerce defa, agizlarindan basit bir sey ciktiginda sacmaliyorlar. Koskoca Ezel'in asistani aptal sarisin: ''hic de bileeee'' der mi gevrek gevrek, dedi.

Bu da Ezel'le ilgili son yazim olsun. Ben zaten siyirmisim, en azindan siz kacin kurtulun.

2.11.2009

Millattan Sonra 2. Yil

Hey gidi hey... Bir 29 ekim gunuydu, yurdum alisveris merkezlerinden birinde avare avare dolaniyorduk Burcucumla. Boyunda sinir sikisinca parmaklar da uyusurmus diye rivayetler oldugundan dem vurarak kasa sirasina girecektik. O anda yuzumde hos bir sicaklik hissettim; cok begendigim bir adami gormusum de heyecandan kizarmisim gibi. Ama nerdeee? Yanagimi bir elledim, elledigimi hissedemedim.

Iste o an bu geyik bunye, bu ipe sapa gelmez islerin insani kucumen zipzip cildirdi. Elimdekileri firlatarak dukkandan ciktigimizi hatirliyorum. Sonrasi malum; her internet cocugu gibi saglik sitelerinde arastirma yapmalar, allahim beynimde tumor olabilir nidalariyla panik ataklara vize cikartmalar falan filan...

Ilerleyen gunlerde bilindik sonla yuzlestigmizde hissettiklerimi anlatmam zaten imkansiz. Hem sok olmustum hem de hic sasirmamistim aslinda. Aptala malum olur derler ya, o hesap... Insan bedeninde bu denli bir terslik oldugunda bir sekilde hissediyor, ilginc.

Duse kalka 2 yili geride biraktim. Bazen vucudugumun beni hayal kirikligina ugrattigini hissettim, kimi zaman da bazi seylerin insanin hayatina yeni anlamlar yukledigini dusundum. Su aralar MS'in umurumda olmadigi bir donemdeyim. Ama tabii ki unutmak imkansiz, malum; insanin bir evlendigi gun, bir de teshisinin konuldugu gun :)

Ben iyiyim, daha da iyi olacagim. En kotu bu gecen yilki gibi olurum, o da beni bozmaz.


Geyiginiz bol olsun.